Yeni Nesil Girişimciliğin Vazgeçilmez İki Bileşeni: Ar-Ge ve İnovasyon

01.01.2023

Geride bıraktığımız yüzyılda araştırma, deneysel geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinin yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde, üretimde verimlilik artışının sağlanmasında ve dolayısıyla ülkelerin ekonomik büyümelerinde göz ardı edilemeyecek düzeyde katkılara sahip olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda günümüzde birçok ülkenin küresel rekabette söz sahibi olabilmek ve mevcut konumunu koruyabilmek amacıyla hem bölgesel hem de ulusal düzeyde çok sayıda Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik faaliyetlerini etkin bir şekilde desteklediği bilinmektedir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme için önemli araçların başında geldiği kabul edilen ve gelişmiş ülkeler, uluslararası örgütler ve küresel şirketler başta olmak üzere tüm dünyanın oldukça yakından takip ettiği Ar-Ge ve inovasyon konusunu sizler ile birlikte ele almak istedim.

ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE İNOVASYON

‘Ar-Ge’ ve ‘inovasyon’ kavramlarından kısaca bahsetmek gerekirse bilginin araştırılması, geliştirilmesi ve nihayetinde fikirlerin ürün ya da hizmete dönüştürülmesinden söz edilebilir. Herhangi bir konu hakkında bilgi üretilmesi amacıyla yapılan çalışmalar araştırma olarak nitelendirilmektedir. Araştırma sonucunda bilinmeyen bulguların açığa çıkarılması amaçlanır. Bu açıdan bakıldığında üretim, yönetim ve organizasyon, pazarlama gibi birimlerin etkinliği ve verimliliğini artırmak amacıyla yürütülür. Geliştirme faaliyetleri ise araştırma faaliyetleri sonucunda elde edilen bulgu ve bilgileri ekonomik açıdan etkin, verimli ve sürdürülebilir ürün ve hizmetlere dönüştürülme süreci olarak karşımıza çıkmaktadır. İnovasyon ya da diğer bir değişle yenilik kavramı ise yeni ve yaratıcı bir fikrin ortaya çıkarılarak fikirden ürün ya da hizmete ulaşana kadar gerekli süreçlerin hayata geçirilmesini ifade etmektedir. Bilgi edinmenin ve paylaşmanın maliyeti azalmakta ve bilginin üretim süreçlerine uygulanması ve ticarileştirilmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Büyüme performansını iyileştirmek ve sürdürülebilir kılmak isteyen ülkeler, Ar-ge ve inovasyon faaliyetlerine son derece önem vermektedirler. Sürdürülebilir kârlılık hedeflerini yakalamak ve geliştirmek isteyen şirketler göz önüne alındığında da benzer bir tablo karşımıza çıkmaktadır.

RÜZGAR GİDEREK DAHA GÜÇLÜ ESİYOR

Dünya genelinde eşine az rastlanır bir vizyon ışığında ortaya konan ülkemizin 2023 vizyonu ve kararlılıkla uygulanan politikalar, kamu kurumları, özel sektör ve üniversitelerimizin yürüttükleri iş birlikleri, ülkemizde Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin giderek yaygınlaşmasına ve kapsayıcılığının artmasına olanak sağlamaktadır. Buradan hareketle ülkemizin Küresel İnovasyon Endeksi (Global Innovation Index) verilerine göre 2021 yılında 132 ülke arasında 10 basamak yükselerek 41. sıraya; 2022 yılında ise 4 basamak daha yükselerek 37. sıraya yükseldiğini ve en inovatif ülkeler listesinde kendisine yer edinmeyi başardığını ifade etmek isterim. Öte yandan, 2015 yılında yalnızca 235 Ar-Ge merkezi faaliyette iken; 2022 yılı Kasım ayına gelindiğinde faaliyette olan Ar-Ge merkezi sayısının 1.248’e çıktığına dikkatinizi çekmek isterim. Aynı zaman aralığında Ar-Ge harcamalarının gayri saf yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının yaklaşık %1,5 seviyesine çıktığını, kişi başına düşen Ar-Ge harcamasının arttığını, Ar-Ge faaliyetlerinde çalışan araştırmacı ve bilim insanı sayısının arttığını da belirtmeliyim. Üniversitelerimizin bünyesinde faaliyet gösteren inovasyon merkezleri, kuluçka merkezleri, teknoloji transfer ofisleri, yenilikçi fikirlerin girişimcilik ışığında ticarileşmesine öncülük ederken Ar-Ge ve inovasyon rüzgarının ülkemizde yayılmasını sağlamaktadırlar.

AR-GE VE İNOVASYON KÜLTÜRÜ ETKİN KILINMALI

Ar-Ge ve inovasyon kültürünü ülkemizde daha etkin kılmak için tüm paydaşlara birbirinden önemli görev ve sorumluluklar düştüğüne dikkatinizi çekmek isterim. Bunların başında, özel sektörün Ar-Ge faaliyetlerinin niteliğini ve sayısını artırması, Ar-Ge ve inovasyon programlarına yönelik destek ve teşvik programlarının koordinasyon kabiliyetlerinin artırılması geliyor. Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları ve insan gücü açısından bölgesel ve küresel düzeyde iş birliklerinin geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi, teknoloji ve olanaklara erişimin kolaylaştırılması da çok önemli. Yüksek teknolojiye sahip ürün odaklı yaklaşım için Ar-Ge boyutundan ürün geliştirmeye, tasarım ve pazarda denenmesine kadar olan tüm aşamalarda kapsayıcı desteklerin sağlanması, nitelikli insan kaynağı kapasitesinin ve belirlenen odak alanlarında eğitim fırsatlarının artırılması öncelikli gereksinimler olarak karşımıza çıkıyor. Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin başarılı bir şekilde ticarileşerek gerekli girişim sermayesi yatırımlarına erişim sağlaması önceliklendirilmelidir. Şirketlerin uluslararası çapta faaliyet yürüten başarılı teknoloji şirketlerine dönüşebilmesi için bu öncül koşullardan biridir. Ar-Ge ve inovasyon kültürünün ülke geneline yayılması ve derinlik kazanmasına yönelik faaliyetler ve etkinlikler desteklenmelidir.

Ar-Ge ve inovasyon ortamının teknoloji üreten ve teknolojiyi katma değere dönüştürebilen bir yapıda tasarlanması ve başarılı bir şekilde yönetilebilmesi katılımcı, iş birliği odaklı ve bütüncül bir Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımı ile mümkün kılınmaktadır.

GİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ

Ülke ekonomilerinin giderek yenilikçiliğe bağımlı bir hale geldiği küresel ortamda, Ar-Ge ve inovasyon ortamının teknoloji üreten ve teknolojiyi katma değere dönüştürebilen bir yapıda tasarlanması ve başarılı bir şekilde yönetilebilmesi, katılımcı, iş birliği odaklı ve bütüncül bir Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımı ile mümkün kılınmaktadır. Bu doğrultuda Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin şirketleşerek girişim sermayesi yatırımları ile desteklenmesi oldukça önemlidir. Nitekim, bu açıdan gelişmiş ülkeler incelendiğinde, ticarileşme aşamasında teknoloji odaklı yeni nesil girişim şirketlerinin sayısının ve bu şirketlere yapılan yatırım tutarlarının artırılmasına yönelik çalışmalar dikkatlerden kaçmamaktadır.

TÜRKİYE’DE KIYMETLİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜYOR

Yenilikçi lider ülkeler arasında yer alma hedefine sahip ülkemizde inovasyon, girişimcilik ve girişim sermayesinin bir araya getirildiği birbirinden kıymetli çalışmaların yürütüldüğünden sevinerek söz etmemiz mümkün. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın öncülüğünde yayınlanan Ulusal Teknoloji Girişimciliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı dikate alınması gereken çalışmaların başında gelmektedir. TÜBİTAK 1514 Girişim Sermayesi Destekleme Programı’nın hayata geçirilmesi, teknopark, teknoloji transfer ofisleri ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) lisanslı portföy yönetim şirketleri tarafından kurulan girişim sermayesi yatırım fonlarına katılım sağlaması çok önemli gelişmelerdir. İnovasyon merkezlerinin kitle fonlama şirketleri ile iş birlikleri geliştirmesi de Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin ticarileşerek başarılı şirketler haline gelmesi ve inovasyon finansmanının sürdürülebilir bir yapıya kavuşması açısından oldukça değerli çabaların başında gelmektedir.